Çocukken hasta olunca bu tekerlemeyi söylerdik "hastayım hasta canım ister pasta" pasta bulunması ne kadar zor bir şeyse artık, çocuk hasta olunca pasta yiyeceğini sanıp, duygu sömürüsü ile aileye baskı yolunu seçmiş. Ben hasta olunca;
- Önce bir boğaz ağrısı ve ardından geçerrr geçerrr bir kaç güne diye hastalığı hafife alma.
- 2.gün halsizlik, "kızımmmm kalk topla şuraları" "anne hastayım yaaaa halim yok"
- Yavaş yavaş beklenen sona yaklaşma kırmızı burun, gözlerde şişlik, ağız kuruması, burun tıkanması.
- Ses değişimi. ben sesimin gripli halini seviyordum bana güzel geliyordu taaaaa ki bir beyinsizin "transeksüele benzemiş sesin" diyene kadar.
- Sümüklü ve rulo ile gezmek heryerde peçeteler gribin orta kuşakları ve ağır geçtiği dönemler. Elde kumanda bilgisayar başında oturmak.
- Gribin en güzel yanı istediğinizin olması annenizin her dediğinizi yapması ama ya annenizde gripse? İşte o zaman yandınız siz genç olansınız gebersenizde mutfağa gidip her işi yapmalı, etrafı toplamalı,annenizin üstüne battaniye örtmelisiniz.
- Annem de diyor ben domuz gribi oldum galiba (allah korusun) bende kuş gribi olsam, ortaya melez bir grip türü çıkarabiliriz "salyangoz gribi" zira benim beyin sıvım burnumdan gelmek üzere. Sürünerek gezeceğim yakında arkamda kalan sıvı ile beni bulabilirsiniz.
- Sadece hastayken yenilen meyve diye bir şey vardı. Turgut Özal'ın armağını olan Muz ve Kivi grip sen nelere kadirsin!
2013 bize griple geldi inşallah daha beteri olmaz neyse sayılara anlam yüklemeyelim 13 sayısı o kadar şansız olamaz değil mi? Tüm dünya yanılıyor olsun lütfen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumlarınız benim için çok önemli :) yorum yapan herkeseee kocamannn teşekkür :)) Blogunuz yoksa ya da gmail adresiniz "yorumlama biçimi" kısmından "adı/url" yazan seçeneği seçin adınızı yazın, url kısmını boş bırakın yorumunuzu yazıp yayınlayın. Yorumlarınız denetimden geçtikten yayınlanacaktır.