Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

27 Kasım 2014 Perşembe

GRİ VE SOĞUK KIŞ GÜNLERİNE; RENKLİ LENSLERLE RENK KAT!!!

 
Alcon AIR OPTIX® COLORS kontak lensler; gri kış günlerinde bakışlarınıza renk katarak, ortamı ısıtmanıza yardımcı olacak.
Göz bakımında dünya lideri Alcon tarafından üretilen ve güzellikle konforu aynı anda sağlayacak şekilde tasarlanan AIR OPTIX® COLORS renkli lensler; kış günlerinin gri havasını dağıtmamıza yardımcı olacak.
Parlak Mavi, Mavi, Gri, Gümüş Gri, Zümrüt Yeşili, Yeşil, Ela, Bal Rengi ve Kahverengi ile 9 renkten oluşan geniş bir yelpaze sunan AIR OPTIX® COLORS kontak lensler; “3’ü 1 arada” teknolojisi ile doğal ve canlı bakışlara sahip olma imkanı sunuyor.
Koyu bordo ve koyu kırmızı rujlu dudakları; sadece bolca maskara kullanarak öne çıkartan bu kışın makyaj trendinde; AIR OPTIX® COLORS kontak lensler ile sade ama aynı zamanda baştan çıkarıcı bir etki yakalamak mümkün olacak.
Silikon hidrojen yapısı ile lens içinden 6 kata kadar daha fazla oksijenin geçmesine izin vererek, gözlerin maksimum düzeyde nefes alabilmesine olanak sağlayan AIR OPTIX® COLORS kontak lensler; renkli bakışlara baştan çıkarcı bir doğallık ekliyor.
Alcon tarafından nefes alma özelliğiyle, güzellik ve konforu aynı anda sağlayacak şekilde tasarlanmış AIR OPTIX® COLORS renkli lenslerinden; numaralı ve numarasız olarak edinmek mümkün.
*Göz kontrolü ardından reçete ile satışa sunulan AIR OPTIX® COLORS renkli lenslerin, 1 ay süreyle günlük olarak kullanılması öneriliyor. AIR OPTIX® COLORS kontak lensleri; her bir eşsiz rengin, kullanıcının kendi göz rengiyle hafifçe karışmasına izin veren, irisin ince renk farkını taklit eden çığır açıcı üçü bir arada FreshLook® COLORBLENDS® teknolojisi ile üretiliyormuş. FreshLook® COLORBLENDS® teknolojisi ayrıca göz ile renk etkileşimini azaltmak için rengi lens malzemesi içinde muhafaza ediyor.
*AIR OPTIX® COLOR kontak lenslerinin uygunluğu için göz doktorunuzu ziyaret etmek zorunda olduğunuzu da unutmamakta fayda var.
AIR OPTIX® COLORS kontak lensler hakkında daha detaylı bilgi almak için; 
Bir boomads advertorial içeriğidir.

İzledim "The White Queen"

Merhaba!
İzlesem mi, izlemessem mi diye kendimle çeliştiğim ilk 3 bölümü acayip sıkıcı olan dizi sonunda bitti, dizi biterken güzelleşti resmen ☺
Cnbc-e'de yayınlanmayan başladığı zaman keşfettim 'The White Queen'i' aman aman bir dizi değildi ama gideri de vardı. 
Kısaca konusu ise;
İngiltere'de 1455-1486 yılları arasında geçen 'güller savaşı' olarak adlandırılan dönemi anlatıyor.
Lancaster ve York hanedanları taht kavgalarına başlamış, yok sen kral olacan yok ben kral olacağım diye birbirlerini yemeye başlamışlardır. O sırada tahtta Lancaster hanedanında IV.Henry vardır ama Henry zayıftır ve karısı olan Margeret de Anjou'nun stratejileriyle hareket etmektedir.Halka yüksek vergi uygulanmaları, yüzyıl savaşını kaybetmelerinin de etkisiyle ve York yanlıları ayaklanmaya başlamıştır.
Çok uzattım yaa..., Henry delirmiş sonra yerine York hanedanından IV. Edward tahta geçmiş aman sonra olaylar olaylar offff yaa... yazının devamında yazayım diğer olayları hatta bu kadar yazmaya ne gerek var ki sadece şöyle yazsaydım, IV.Edward savaştan dönerken bu beyaz kraliçe ölen  kocasının topraklarını almak için bu Edward'ı yolda sıkıştırır aman kralım diye diye kralı ayartır.
Şirret işte buldu yağlı kapıyı ayarladı hemen evlendi ve kraliçe oldu.
Daha sonra ki olaylarda ise kralın kardeşleri ve Lancaster ile şavaşları anlatılıyor.
Tabii ki entrika, büyü, şirretlik oooo her şey var.
Ama önce karakterleri tanıyalım;


the white queen
 O kadar uyuz bir kadın ki hiç sevmedim, tek yapacağı hatta yaptığı şey  büyü.
Anasının da desteğiyle maşallah bağlama, öldürme,fırtına çıkarma konusunda
oldukça marifetli. Kızzzz beyaz kraliçe şu büyü olaylarını bana da öğreteydin iyiydi ☺
Çok güçlü bir kraliçe havası çizecekmiş gibi görünüyor ama esamesi bile okunmuyor.
Tudors izleyenler bilir kraliçelerin bir ihtişamı olurdu, Anne Boleyn ahhh ahhh Anne sen ne kadındın beee...  senin büyük kaynanan hiç senin gibi değilmiş bak.  Bu kadın için çok güzel diye yorumlar okudum, bence güzel değil.
Ön dişleri de bariz yapma ve acayip fark ediliyor. 
Saraya gelir gelmez hiç sevilmiyor, alt tabakadan olduğu için krala layık görülmüyor.
Ahhh Elizabeth köylüsün bebeğim öyle de kalacaksın ☺
 Rebecca Ferguson aslen İsveçliymiş. Saçları rol için sarıya boyanmış. Eeee.. zaten sarı değilmiymiş :) 
Oyunculuğu da ehh işte diyebiliriz. Telaşlı haliyle korku hali aynı hiçbir fark yok.
White Queen diye anılmasının sebebi ise York hanedanının simgesinin beyaz gül olması.


the white queen
Buda York hanedanından Kral Edward.
White Queen'in yakışıklı kocişi ☺
Kardeşleriyle aslında sadece bir kardeşiyle ve kuzeniyle arası uzunca bir süre kötü oluyor.
Kuzeni Warwick kraliçeyi hiç istemiyor, kardeşi George da Warwick'e katılınca savaştan savaşa koşuyor. İstediği şey Lancaster ve York'ları birleştirmek.


the white queen
York hanedanından Kont Warwick.
Bu adam kraliçeye olan düşmanlığı ile kendini yedi bitirdi.
İzleyince göreceksiniz.

the white queen
Yakışıklı George ahhhhhhh
Ağabeyine düşmanlığı ve kral olma hırsı mahvetti bunu da.
Tahmin edeceğiniz üzere sonu pek iyi olmadı.


the white queen
Ayyy en küçük kardeş en yakışıklı ama sapık çıktı :/
Ağabeyi ölünce karısı Anne Neville'in (Warwick'in kızı) gazıyla ağabeyinin çocuklarını
kenara itip kendini kral ilan etti Richard. İyi oldu sana yaptığın şeyden sonra sapık uyuz.


the white queen
Warwick'in küçük kızı Anne.
O kadar uyuz ki anlatamam.
Hem oyuncu uyuz hem karakter uyuz. Çocuk gibi bir oyuncu, sesi bir tuhaf.
Bu oyuncu bu karaktere olmamış. 


the white queen
Lancaster hanedanından Margaret Beaufort kocası yani  Henry Tudor'un babası ölmüş,
sevmediği bir adamla evlenmek zorunda kalmış. 
Tek amacı  taht sırasında olan oğlunun kral olması.
Çok dindar bir kadın, hırslı ve gudubet. Hehhhh buldum bu karaktere uyacak tek sıfat gudubet.
İkinci kocası da ölünce üçüncüye evlenip saraya geliyor, Elizabeth'e yakınlık kuruyor ve entrikalara başlıyor.


Kısaca karakterler bu şekilde, yazının da başında dediğim gibi izlesem mi izlemessem mi dedim ama izledikçe merak duygumu uyandıran bir dizi oldu. Özellikle Tudors'u bayıla bayıla izleyenler için kronolojik bilgi vermek isterim. The White Queen Tudors'dan  önceki dönemi anlatıyor. Örnek Margeret Beafort'un oğlu Henry Tudor  VIII. Henry'nin babası ve dizide küçük bir çocuk olarak izliyoruz. Döneme Güller savaşı denmesinin sebebi ise Lancaster hanedanının simgesinin Kırmızı Gül, York hanedanının simgesinin ise Beyaz Gül olması. 
Bu gereksiz bilgilerden sıyrılmayı başarırsam eğer, çok güçlü bir yapım değildi zaten 1. sezon sonu 2. sezon siparişi alamayarak iptal edilmiş. Tam da bitmesi gereken yerde bittiği için iptal olması iyi bile olmuş.
Hatta bana çok uzattılar gibi geldi 6 bölümde bitmeliydi. İddalı değildi ama işin içine büyü, kim kral olacak diye merak uyandırması, Tudors'lar tarih sahnesine nasıl çıkmış diye merak edenlerin izleyebileceği bir dizi olmuş. Dizi Philippa  Gregory'nin romanından uyarlanmış.
Tarihe dayalı kurgu sevenler, İngiltere'de neler olmuş, şirret karılar ne işler çevirmiş diye merak edenler için izlenebilir gideri olan bir dizi olmuş. Yalnız sıkılabilirsiniz ilk bölümler ölümüne sıkıcı.
Daha ne yazabilirim? Unuttum o nedenle yazımı burada sonlandırıyorum.

Wikipedia'ya teşekkür eder, yorumlarınızı beklerim ☺

Takipte kalın!


26 Kasım 2014 Çarşamba

Mim #13 || Kendime Ayırdığım Zaman

Merhaba!
vivamakyaj güzel bir mim yapmış ve herkescikleri etiketlemiş. 
Ben eksik kalır mıyım?  Tabii ki kalmam!

1- Yalnızken ne izler, ne okursun?
Hımmm... devam etmekte olan dizilerimi izlerim, The 100, Z nation, American Horror Story Freak Show, The Walking Dead aklıma gelen dizilerim ama başlamasını sabırsızlıkla beklediğim dizilerim de var tabii :) 
Çok merak ettiğim film varsa çokkk nadir de olsa netten izlerim, hatta geçenlerde Gravity'i izledim çok beğendim, uzun zamandır izlediğim iyi filmlerden bir tanesiydi.
Bitirmem gereken sürüsüyle kitabım var  ama okumuyorum, neden okumuyorum bende bilmiyorum.

2-Kendine ayırdığın zamanlarda ne giyersin?
Ne olabilir sizce?
Gri eşofman ☺
 Evde şık olamayan cinslerdenim ben, kotla bile duramam evde, dışarıdan gelir gelmez üzerimi değiştiririm sıkılırım,bunalırım ☻

3-(Me-Time) Kendine ayırdığın zamanda kullandığın güzellik ürünlerin nelerdir?
Çok tembel bir insan olduğumu artık bilen biliyordur.
Hiç kendime bakmam, arada sırada gratiste satılan maskeleri uygularım.
En sık yaptığım şey ise yüzüme buhar banyosu yapmak.

4-Aktüel en sevdiğin oje?
WetinWild eggplant güzel bir mor :)


5-Kendine ayırdığın zamanda ne yer, ne içersin?
Kahve içerim, türk kahvesi vazgeçilmezim.
Yediğim şey genelde ayva olur  :) Şaka bir yana mevsim meyveleri az da olsa yerim.


6-Aktüel en sevdiğin mum?
(Bu aktüel gereksiz bir çeviri olmuş.)
Mum sevmem, yakmam, mum ışığında romantik takılmam.

7-Yalnızken dışarıda vakit geçirir misin?
Hayır

8-Tek başına sinemaya gider misin?
Hayır

9- En sevdiğin online-shop?
Uzun zamandır netten alışveriş yapmıyorum.
Kredi kartıma sağlık ☺

10-Eklemek istediğin bir şeyler var mı? Kendine ayırdığın vakitte daha neler yaparsın?
Bazen çok sıkılırsam ki gelende sıkılganımdır odamı toplarım.
Tüm dolabı baştan aşağı boşaltıp düzenlerim.
Ertesi gün hiçbir şeyi yerinde bulamayınca deliririm.
Zaten küçükken de bir giyim sepetim varmış, içinde ki eşyaları yere boşaltıp tekrar tekrar katlar sepete koyarmışım. Tek oynadığım oyunmuş ☻ Ne manyakmışım ☺

Bende herkescikleri mimliyorum.

instagram
Twitter
Youtube



25 Kasım 2014 Salı

Günün Makyajı #8

Merhaba!
Temmuz ayından beri günün makyajı postu yayınlamamışım, çok da dert değil ama  makyaj malzemelerini alıp makyaj yapmaya üşenen biri olarak tarihin tozlu sayfalarında yerimi alacağım.
Arada sırada fotoğraflar güzelse yayınlıyorum böyle ☺

günün makyajı

Kullanılan ürünler ;
Nyx far bazı
WetinWild comfort zone paleti
Rimmel scandal eyes rimel
Essence liquid ink eyeliner

Nasıl olmuş gızlar?
Yorumlarınızı bekliyorum ☺


Takip etmeyeni takip etmem ☺☺ 

24 Kasım 2014 Pazartesi

Tüm Öğretmenlerin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun

Merhaba!
Tüm Öğretmenlerin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun 



"Maybelline Lasting Drama Eyeliner" İnceleme

Merhaba!
Sendrom sendrom dediniz başımın etini yediniz alın size sendrom; siz bu satırları okurken ben evde kıçımı devirmiş sıcacık yatağımda mışıl mışıl uyuyorum ☺ 
Bu kadar kötü olmayı nasıl becerebiliyorum bende bilmiyorum! :) 

Hiç uzatmıyorum hemen inceleme yazımıza geçiyorum.



Uzun zamandır kullanıyorum bu eyeliner'ı ama yazmak şimdiye kısmet oldu.
Bu fotoğraf da epey eski şimdilerde oldukça kuru ve fırçaya çok zor geliyor haliyle sürümü de hiç kolay olmuyor. Kavanoz dipli dünyada kavanoz eyeliner kullanmayı seçtiğim için kendimi tebrik ediyorum, çünkü hiççç beceremiyorum :( 


İlk aldığımda böyle siyahtı ama şimdi dediğim gibi kuru ve rengini vermiyor, bende 
biraz erisin diye peteğin üzerine koyuyorum sürümü kolaylaşıyor.
Yazın da güneşte bırakıyorum demlenince alıyorum dermişim :))
Kalıcılığı ise hımmm... valla arkadaşlar bende 3 saat sonunda göz kapağımda iz bırakıyor.
Yağlı göz kapaklarına sahibim o nedenle de olabilir çünkü hiç iz bırakmadığını söyleyen arkadaşlarım da var, göz yapısıyla alakalı bir durum.


Fiyatını hatırlamıyorum, üç farklı rengi daha var bu serinin mor, kahverengi, "charcoal"
kömür diye çevrildi "charcoal" rengi :)  İçinden bir de fırça çıkıyor eğer eyeliner fırçanız yoksa işinize yarayabilir, fena değil yani. 


Takipte kalın!
Takipte kalacaksanız takipte kalın ama bırakıp gidecekseniz hiç takip etmeyin!
(atarımı da yapar giderim :)



22 Kasım 2014 Cumartesi

Kendini Methetme Hastalığı

Merhaba!
Yağmurlu bir cumartesiden hepinize selamlar, sevgiler. 
Başlığa bakıp "Aycan yine çok atarlı" diyorsunuz değil mi? Demeyin! Çünkü herkesin muzdarip olduğu ve kurtulmanın pek mümkün olmadığı bir hastalıktan bahsedeceğim.
"Kendini methetme hastalığı" 
Hayatımız boyunca daha küçücük bir çocukken kimler komşunun kızının marifetlerini duymadı?
Ya da akrabanın çocuklarının "süper"  iyi olduğunu?
İlla ki ve de illa ki "Ayşe teyzenin kızı nereleri kazanmış, oooo dersleri hep süpermiş" cümlelerini duymuşuzdur, duymayanlar sizlere sesleniyorum sizler pırlanta gibi değerlisiniz.
Biz hep komşunun çocuklarının nasıl iyi olduğunu annelerinden dinledik, aslında o çocuklar sümük yiyip, altlarına işiyorlardı! Sadece anneleri iyi birer pazarlamacıydı ve bizler her fırsatta onlara inanıyor, sesimizi çıkarmadan dinliyorduk, tabii o zamanlar "kendini metherme hastalığı" bilinmiyordu. Şimdilerde ise ilim ilerledi, bilim gelişti. 
 Teşhisi şıp diye konulan bu hastalığın üzülerek söylüyorum ki tedavisi yok!
İsviçre'li bilim insanlarına sesleniyorum ota boka çare buluyorsunuz, lütfen şu hastalığa da bir el atın.
Velhasılı-kelâm;
Annemin çok güzel bir lafı vardır!
"İnsan kendini beğenmezse çatlar!"
Tabii ki ucundan, kıyısından insan kendini beğenir ama abartıp da hastalığa dönüştürünce olmuyor.
Komik oluyor, avam oluyor.
Yapmayın, kimse size inanmıyor, siz kendinizi kandırıyorsunuz bizler size çok gülüyoruz, arkanızdan konuşup dalga geçiyoruz :) 
Kendini beğenme hastalığına birkaç örnek verecek olursam;
Benim kızım o kadar marifetli ki İngiltere kraliçesi istemeye geldi.
Benim ayaklarım o kadar güzel ki heykelini yapmak istediler (bu gerçek).
Benim kızım o kadar iyi bir işte çalışıyor ki 5 milyar aylık alıyor (bu gerçek, kız tezgahtar).
Beni isteyen adamın 500 dairesi var (bu gerçek).
Benim çocuğum o kadar akıllı ki doğar doğmaz üniversiteye başladı.
Benim evliliğim o kadar iyi ki hiç kavga etmeyiz (bu gerçek, akşam kavgadan kapılar kırıldı).

methetme

Bu örnekler uzarrr gider, aklıma gelen şeyler bu kadardı ama zorlasam milyon tane çıkar.
sizin aklınıza gelen abartı şeyler varsa yazın hep beraber gülelim,eğlenelim.


Bu arada yazmamı istediğiniz bir konu varsa lütfen yazın!
Yok sen yazma ben yazacağım diyorsanız misafirim olun yazınız blogda yayınlansın ☺
E-posta: aayparcasii@gmail.com

Takipte Kalın!





20 Kasım 2014 Perşembe

Blogger Beni Neden Üzüyosun?

Merhaba!
Offff offf... ben bu hallere düşecek insan mıydım?
 Serdar Ortaç şarkılarında teselli bulacak insan mıydım? 
Şu 1 haftadır blogla uğraşıyorum, yok alan adıydı, yok header, yok yazı karakteri :(
Bunlardan anlayan varsa tabii ki "çok basit şeyler bunlar" diyebilir ama gel gör ki "CV"me 
"instagram'ı ileri derece kullanabilir" yazmaktan öteye gidemediğim şu zamanlarda hiç bir şey hatırlamıyorum, yapamıyorum üstüne üstlük blog arada kafayı yiyor eski haline döndüremiyorum :(
Allah'ım derde bak! 

Peki ne sinir bozucu durumlar atlattım?

1- Alan adı?
Ayyyy bununla alakalı yazı mı yazmadım, kapı kapı mı dolaşmadım, komşuları mı gezmedim?
Şaka şaka komşuları gezmedim ama sorabileceğim, bilgi alabileceğim tüm insanları yakın zamanda bol bol rahatsız ettim ve sonunda ihs.com dan wwww.aycanhayatadair alan adımı aldım ve bloggera yönlendirdim ☻ Mutluyum, Allah bozmasın ☺

2- Şablon Düzenleme?
 Şablonu  değiştireyim dedim aman aman demeseydim keşke.
Şablonla oynayınca her şey iki tane oldu blogda, üst bilgi 2 tane, 
blog kaydı 2 tane, hadi tamam oldu olabilir ama eski haline getiremedim :(
İmdadıma Ece İnce koştu, canım arkadaşım soyadı gibi İnce bir insan hemencik düzeltti ve beni   bilgisayara tepik atmaktan kurtardı.

3-Header Yapımı?
Eski header kötüydü, değiştirmenin vakti gelmişti ama bir türlü canım uğraşmak istemiyordu.
Sanırsın kalemle çizilecek. Sonunda kafama göre bişi yaptım ama yine de çok beğenmedim.
Şimdilik dursun da sonra yine değiştiririm :) Seneler sonra ☺☺



4- Yazı Karakteri?
Eskiden olmayan bir yazı karakteri kullandığım için, olmayan derken "arial" bloga karakter katmanın zamanı gelmişti. Hadi dedim Google Fonts'dan yararlanayım yok anacım beceremedim.
Ne hikmetse Html kodlarını bulamıyorum. Güncellemeden önce ne güzel buluyordum, şimdi asla yapamıyorum kod olayını. Hani şablona tıklayınca "html düzenle" kısımında "Widget'a atla" kısmı var deli oluyorum o kısma ben, hangi kategoriyi seçip nereden bulacağım değiştireceğim kodu?
Neyse daha fazla yazıp içinizi şişirmeyeyim hemen başka konuya geçiyorum.

5- Yorum Formu Düzenleme?
Blogger'ın yorum kısmına biraz renk katayım farklılık olsun dedim, evet tahmin edeceğiniz üzere yapamadım, aslında yaptım ama sildim, sonra tekrar yapayım dedim olmadı. :)
Eğer  siz ben yaparım diyorsanız disqus yorum formunu kullanmak isterseniz bu siteden yararlanabilirsiniz.

6-Linkler?
Blogda bir dünya badge var hadi dedim hepsi yan yana dursun, derli toplu olsun dedim.
Yok anacım bunu da beceremedim. :(

Daha yaptığım ve başarısız olduğum şeyler var ama ben yazmaktan sıkıldım, eminim siz de okumaktan sıkıldınız . Daha fazla sıkıntıdan patlamadan yazımızı burada sonlandıralım değil mi?

Kendinize nasıl istiyorsanız öyle bakın, siz bilirsiniz :)

(not: tam 1 dk önce bilgisayarın üzerine 1 bardak ayran döküldü, klavye çalışıyor Allah'tan :/ )

Offfff offfff hayat bana kastın mı var?
Açık konuş, arkamdan iş çevirme :(



Takipte Kalın!





17 Kasım 2014 Pazartesi

Muştum Var!

Merhaba!
Yayın başlığını "muştu ne yeaaa" diye okuyanlar size de merhaba!
Muştu; sevindirici haber demek,  peki sevindirici haberim nedir? 
Çok severek işlediğim etaminleri sizler için yapmaya başladım.
Biliyorum çok yaratıcı bir fikir değil ama yaratıcı kısımları arkasından gelecek.
Elimde etamin işliyorum da işliyorum :)



Satın almak için mail atabilirsiniz.

aayparcasii@gmail.com

etamin tablo




Fotoğraflı ahşap tepsi
siz fotoğrafları yollayın ben tepsinizi yapayım :)






Satın almak için mail atabilirsiniz.

aayparcasii@gmail.com

Takipte kalın, geri kalmayın!


16 Kasım 2014 Pazar

Alan Adı Almak İstiyorum!

Merhaba!
Tüm cahilliğimin ortaya çıkacağı bir yardım çığlığıdır bu. Başlık gibi gayet net bir konu, blogumu com adresine taşımak istiyorum ama yazılarım uçup gitmesin blogger alt yapısını kullanabileyim istiyorum, blogspot adresimi "com" adresime yönlendirmek istiyorum.
Nasıl yapabilirim?
Okuduğum tüm bilgiler o kadar yabancı geliyor ki, sanki çince.

Yardımcı olacak insan evlatları aranıyor.

HELP canlarım HELP!

12 Kasım 2014 Çarşamba

instagram paylaşımları için sık kullandığım uygulamalar

Merhaba!
instagram paylaşımlarımda sık kullandığım uygulamarı videoya çektim.
Yeni ig kullanıcılara yardımcı olmak amacıyla çektiim videoyu :)
İzlemesi ve kanala abone olması sizden, video çekmek benden :))



Dersimiz Instagram #1

Merhaba!
instagram instagram olalı böyle zulüm görmedi, kendimi oradan oraya atasım var :)
Yahu ben kim sosyal medya hakkında ders vermek kim?
Ama dayanamadım, kimler kimler ne dersler verip, ne olamayacak işlere kalkıyor bende onlara özenip olmayan öz güvenimle bu yazıyı yazıyorum.
instagram için gerekli malzemeler;
Bir adet akıllı telefon
Biraz beyin, gerisi çok kolay, telefon yeterince akkıllı olduğundan yapacağınız tek şey çektiğiniz fotoğrafları paylaşmak :)
Google play 'den instagramı app. indirip kuruyoruz. 
Android için google play, ıphone için appstore. Bunları da yazdırmayın bana :)

Aplikasyonu kurdunuz mail adresinizle veya facebook adresinizle giriş yapıyorsunuz.
Facebook instagram'ı satın aldığı için direkt olarak facebook'tan bağlanabilirsiniz.

 ( * )  Evett kayıt oldunuz ne yapacaksınız?
Sizi tanımlayacak bir kullanıcı bulacaksınız, kişisel paylaşım yapanlar ise genelde isim,soy isim kullanıyor tabii alınmadıysa, ne tür paylaşım yaparsanız yapın lütfen "fdkjhjsdhf" gibi isim almayın.
Akılda kalması zor ve yazması ölüm.
Profil fotoğrafınız çok uzaktan, bulanık, ne olduğu belli olmayan bir fotoğraf olmasın.
Çok sık profil fotoğrafı değiştirmek de çok mantıklı bir davranış değil.


Kendi profilim üzerinden anlatayım, profilini düzenle kısmından tüm ayarları değiştirebilirsiniz.


Profili düzenle sayfasına geldiniz, numaralara göre gidelim,
1-  profil sayfanızda görünen adınız
2- Kullanıcı adınız, benimki @aycanhayatadair iyi düşünüp seveceğiniz bir kullanıcı alın ben çok yandım siz yanmayın, tam hatırlamıyorum ama 6 kez falan kullanıcı adı değiştirdim.
3-Eğer blogunuz, web siteniz, yada sosyal medya hesabınız varsa linkini paylaşabilirsiniz.
4-  Kısaca "bionuz",bu kısıma mutlaka sizi ifade edecek bir iki cümle yazın.


(*) Tüm düzenlemeri yaptınız bir sonra ki hedefiniz uygulamayı keşfetmek.

1) Ana sayfanız; takip ettiğiniz sayfalar burada.
2) Keşfet, popüler fotoğraflara bakabilir, yeni profiller keşfedebilirsiniz.
3) instagaram kamerası ile çekim yapıp, video kayıt edebilirsiniz.
4- Bildirimleri alacağınız sevilesi yer :)
5- Kendi sayfanız.
6- Etiketlendiğiniz fotoğraflar.
7-  Haritaya eklediğiniz fotolar.
8- Profil fotoğraflarınızın görünümünü alt alta gelecek şekilde sıralar.
9- Fotoğraflar yan yana görünecek şekilde sıralar.


(*) Fotoğraf çekmek ve düzenlemek.

instagram kamerası ile çekim yapmak için ara yüze giriyoruz,
yeni fotoğraf çekmek için mavi butona, albümden fotoğraf paylaşmak için solda ki noktalı yere tıklıyoruz. 


Fotoğrafı çektiniz ya da albümden bir foto seçtiniz, sıra geldi efekt ve ışık olayına.
Solda anahtar simgesinden parlaklık, kontrast, renk doygunluğu gibi ayarları yapabilir, 
sağda ise efektlerden istediğiniz seçebilirsiniz. Benim en çok kullandığım efekt "valencia".


(*) Fotoğrafı paylaşmak.


Fotoğrafınıza eklemek istediğini metni yazıyorsunuz, twitter, facebook, foursquare, tumblr, flickr hesabınızla da aynı fotonuzu paylaşmak istiyorsanız tıklıyorsunuz ve foto o hesapta da paylaşılıyor.


(*) Video paylaşmak.

Video ikonuna tıklayıp kırmızı kocaman noktaya basılı tuttuğunuzda videonuz çekiliyor.
Düzenleme kısmı da fotoğraf gibi, kesme, kapak seçme, efekt verme gibi...



(*) Direk Mesaj Atmak

Bu ikona tıklıyoruz,

+ ikonuna tıklayıp yollayacağımız fotoyu seçiyoruz,

Fotoğrafa eklemek istediğiniz mesajı yazıp,
'kime' kısmına gelip fotoğrafı göndermek istediğiniz kişiyi seçip gönderiyoruz.
İşte bu kadar :)





Yeni başlayanlar için en basitinden anlatmaya çalıştım.
Merak edip nasıl yaparım? Burası nedir, ne değildir diye kör kuyularda kaybolanlara ışık olmak için yazılan bu yazıya istediğiniz yorumu yapabilir, yazarınızı sinir edebilirsiniz, sallamak serbest :)



Yarın instagram dersine devam edip çektiğim videoyu ve kullandığım programları yayınlayacaktım ama keyfimi kaçırdırlar!!!  Yayınla derseniz yayınlarım, bu konuda yorumlarınızı bekliyorum.
Gelen yorumlara göre hazırlayacağım postu. 


Takipte kalın!


11 Kasım 2014 Salı

'Real Techniques Travel Essentials' Fırça Seti

Merhaba!
Pazartesi sendromunu yenip hayata salıdan devam edenler; nasılsınız? 
Hayat nasıl gidiyor? 
Beni soracak olursanız "hayat zor ve çekilmez" bir şekilde devam ediyor.

M.Ö aldığım ve yazmaya bir türlü elimin gitmediği bir yazı ile karşınızdayım!
Real Techniques seyahat setini uzun zamandır kullanıyorum, şimdi gelelim yorumlara :)


Ben bu seti real techniques daha buralarda satılmadan önce Gitti Gidiyor'dan almıştım.
Bayağı güzel bir kazık yemiştim hatırlıyorum :) Heves edip almışım işte, çocukluk :)
Set stand görevi de gören çantası ile oldukça pratik, hoş ben böyle standlı kullanmıyorum ama çantaya atıp atmak için pratik ve güzel bir yöntem, makyaj çantasına atılan fırçaları kullanmaya kalktığımda kılları o_o


 Şimdi fırçaların detaylarına kullanım alanlarına geçelim.

Multi Task Brush; setin içinde en çok sevdiğim fırça, allık, pudra, bronzer kullanmak için on numara beş yıldız. Gel gelelim ben bu fırçayı sadece allık için kullanıyorum, her ürün için farklı fırça kullanmak gibi aptalca bir huyum var ama siz bana bakmayın allık, bronzer, pudra uygulamalarında kullanabilirsiniz. Zaten görüntü olarak da pudra fırçası gibi duruyor kılları sık, yumuşak. 

Domed Shadow Brush; Far fırçası. Eğer tek renk far kullanacaksam bu fırçayı kullanıyorum.
Sık kılları olduğu için farı tutuşu güzel. Bir çok blogger arkadaşım bu fırçayı kapatıcı uygulamalarında da kullandıklarını yazmış aklınızda bulunsun, ben hiç kullanmadım çünkü  inglot 4ss fırçam ile kapatıcılar çok iyi geçiniyor :) 

Foundaiton Brush; Bu seti aldığımda elimde hiç fondöten fırçası yoktu ve tek çarem bu fırçayı kullanmaktı taaaa ki expert face brush gelene kadar. Ancak expert face brush gelende kadar bu fırçayla oldukça iyi anlaştım, Evet fondöteni sürmek ve çizgi çizgi görünümü yok etmek zaman alıyor ama ben seviyordum bu fırçayı yaaa... Şimdilerde hiç elim gitmiyor çok da gerekli bir fırça değil ama bu tarz fondöten fırçalarını sevenler  kullanabilir. 

Fırçalar sentetik kıllara sahip, çokkkk yumuşaklar ve kullanımları çok güzel.
Tasarımları ve renkleri de çok şeker, en sevdiğim yanı ise ergonomik olmaları  ve saplarının lastik olması böylece masadan patır patır düşmüyor. 
Mac'den bir fırçaya 100 tl vermek yerine Real Techniques markasına yönelebilirsiniz.
 Başlangıç için bu setle başlayabilirsiniz. Şimdilerde marka Migros, Gratis, Watsons mağazalarında mevcut.  Özellikle indirim zamanlarını beklemekte fayda var :) 
Dikkat taklitleri çarşıda pazarda var aldanmayın, taklitleri tahta saplı ve blush brush yazıyor hepsinin üzerinde. Benim yazacaklarım bunlar, sizin soracaklarınız varsa çekinmeden sorabilirsiniz :)

Takipte kalın!



6 Kasım 2014 Perşembe

İzliyorum! Peki Ne İzliyorum?

Merhaba!
Yerli dizilerle aramın olmadığını biliyorsunuz, sakın yanlış anlamayın küçük gördüğüm için değil sadece sevmiyorum hepsi aynı geliyor ama hayranı olmaktan öte 2389961879 kez tekrarını izlesem bıkmayacağım bir yerli dizi var? Acaba nedir nedir? Hadi siz bulun bu sorunun cevabını :) 
Hangi diziyi bayıla bayıla her seferinde izliyorum. :))

İzliyorum ama hangi dizileri izliyorum!

The Walking Dead 
5.sezon

Yazdan beri canla başla "şu zombiler çıksın yahu" diye beklediğim, "ne salaklıklar yapacak bu alıklar" diye kendimi yediğim kafa kesmeli, beyin patlatmalı, öldürmeli, bol dramlı dizimiz 
The Walking Dead. 5.sezon 1. bölüm o kadar iyi başladı ki kalbim çarpa çarpa izledim.
Napsın bu garip aşktan yana fakir anca dizilere çarpıyor kalbi :)
Cidden ilk bölümü ile çokkkk iyi başladı, dedim ki "offf bu sezon çok iyi olacak"
iyi ki dedim yani, şuana kadar 4 bölümü yayınlandı son 3 bölüm acayip tırt çıktı.
Bu diziyi kim yazıyorsa şöyle düşünmüş olacak ki; " ilk bölüm çok iyi olsun, bu salaklar nasıl olsa diğer bölümlerde ne olsa izler" adam çok doğru düşünmüş vallahi o  kadar sıkıcıydı son bölümler atlaya atlaya izledim. Umarım 5. sezon ilk bölümün heyecanına yakışır devam eder.

İzleyen varsa işte size biraz ipucu verecek fotoğraflar.

The Walking Dead
 Solda; aşkım asi çocuk Daryl, bu karakter ölecek diye ödüm kopuyor.
Adamın dibi Daryl Dixon.
Sağda ise Glenn, yorumsuz.

The Walking Dead
Beth uyuzu, bu kız bileklerini kesip kendini öldürecekti kim kurtardı yaaa...
Uyuzluğuyla beni öldürecek salak.


The 100
 2.sezon
The 100

Şurada inceleme yazısını yazmıştım. 
İlk sezon ergene bağlayan diziye ikinci sezon bir şans daha verip devam ettim.
İlkine göre biraz daha iyi geldi bana, henüz iki bölümü yayınlandı belki karar vermek erken ama merak ettiriyor. Güzel güzel, izliyorsanız haberiniz olsun :) 
Tabii başrolde ki kızın tüm beyinsizliği ve kötü oyunculuğuna katlanmam gerekiyor ama ödenmesi gereken küçük bir bedel bu :) 


My Mat Fat Diary
2.sezon
My Mat Fat Diary

İlk sezonu harika olan dizi, ikinci sezon kusura bakmasın hayranları ama sıçmış resmen.
Bızımle değılsın! 
Hiççç beğenmedim ikinci sezonu, neden diye soran olursa?
Acayip sıkıcıydı ve ergene bağladılar, konu ilerlemedi kendi etrafında döndü durdu.
Başrolde ki  kız daha 16 yaşında maşallah tek derdi sex sex sex, ulan biz 16 yaşında bebeklerle oynuyorduk be...Bu ecnebilerde hep böyleymiş zaten diyerek konuyu kapatıyorum.
İlk sezon inceleme yazısı için tık.

Daha çok izlediğim diziler var ama yoruldum.
Eğer isterseniz daha sonra yazarım.


İzlemeye devam ettiklerim ;
The White Queen, inceleme yazısını yazacağım inş.
Z Nation

Sabırsızlıkla beklediklerim ise;
Shamless
Orphan Black
Orange is the new black



Takipte kalın!



4 Kasım 2014 Salı

"Rimmel Wake Me Up Concealer" İnceleme

Merhaba!
Ne zamandır kozmetik yazısı yazmıyorum, büyük eksiklik mi? Hayır değil! 
Canım ne isterse onu yazıyorum, anlayacağınız "ben değil keyfim bilir" :)
Masum İnciler blogunun sahibesi Burcu'nun düzenlediği Bahar partisinde Watsons
bize güzel bir paket göndermişti, o paketin içinde Rimmel'in göz altı kapatıcısı da vardı.
(ne kadar uzun bir cümle oldu yahu :)
Ben buraya o kadar rahat yazı yazıyorum ki sanki boşluğa yazı yazıyorum gibi, neden öyle yaaa...
Anlamadım!!! Kimse okumuyor gibi geliyor :) Bak şimdi içime şüphe düştü, okumuyor musunuz?
Kendi kendime gider yaptım :)

Neyse gevezeliği bırakıp dünyanın en önemli problemlerinden olan "göz altı morluklarına" dönelim.
Benim gözaltlarımın morluğu; size şöyle söylesem yalan olmaz,
kimin gözaltı daha morumsu diye bir yarışma olsa "ben kesin birinciyim cicim :)

Bu kapatıcının yorumlarına gelirsem eğer;

Sünger aplikatörü hijyenik değil diye sevmeyenler var ama ben pratik olduğu için seviyorum.


* Çok problemli gözaltı probleminiz varsa memnun kalmayabilirsiniz, kapatıcılığı çok çok iyi değil.
* Nemlendirici sürüp kullanmakta fayda var çünkü yapısı itibariyle kuru bir ürün.
* Sıvı bir yapısı var.
*Kalıcılığı ehhh...diyebilirim. 
Garip bir şekilde bende çizgilere dolmadı halbuki göz altında çok derin çizgilerim var. 
*Ivory rengi bana tam uydu, ten rengimden bir ton açık on numara.

Uzun zamandır elim bu kapatıcıya gidiyor, neden bilmiyorum kolayıma geliyor galiba :)
Fiyatı hakkında bir fikrim yok.

Orta karar bir ürün, benim düşüncelerim bu şekilde, sizler kullandınız mı?
Yorumlarınızı bekliyorum!

Takipte kalın!


3 Kasım 2014 Pazartesi

Kız Çocukları için Makyaj Malzemesi Yapımı

Merhaba!
Ceylin'le beraber güzel bir ikili olduk :)




Kanalıma Abone olmayı unutmayın!

Sevgiler


Gıcığım!

Merhaba!
Geçen arkadaşlarla bir kostüm partisinde kopuyoruz aklıma geldi neden bir "gıcığım" yazı dizisine başlamıyorum! Şaka yahu! Ne partisi, ne kostümü, benim göreceğim tek kostüm partisi 
"Bu tarz benim" programında giyilen abuk kıyafetler olur herhalde :) 
Ne diyordum hımmm... evet arkadaşlar ben bu sıralar kendime çok gıcığım peki başka nelere gıcığım?

*Tembelliğime

*Hayatı kendime dar etmeme

*Çok inat olmama

*Evde oturmama

*Çabuk parlamalarıma

*Sinirlerimin bozuk olmasına

*Tv'de gördüğüm her şeye ağlamama

*Gribe

*Faturalara

*Bu tarz benim programına

*Tüm yerli dizilere

*Hükümete

*Yalancılara

*Zamanın geçmesine

*Turkcell'e

*TTNET'e

*TELEKOM'a

*Yalnızlığa

*Sıkılmaya

GICIĞIM!

Hadi bu başlangıç yazısı olsun ve gıcık olduğum şeyler artsın bana da yazacak konu çıksın :)

Siz nelere gıcıksınız?
Yorumlarınız bekliyorum!