İstanbul Macerası ve Bumerang Anneler Günü Şenliği

Merhaba!

Şimdi kafanda deli sorularla paylaşımlara bakıyorsun? Aycan sen anne mi oldun? diyorsun, de de, aynen sorulara devam, soru sormak iyidir, bu postta tüm sorularının cevaplarını bulmakla kalmayacaksın, eğlencesi bol, kahkahası bol bir yazı okuyacaksın inanmıyorsan... inanma yani ne yapayım  :)

Her şey bir maille başladı, çok romantik bir giriş oldu, sanki aşk hikayesi yazacağım  neyse bumerang beni düşünmüş mail atmış, Anneler Günü Şenliğine katılmak istiyorsanız, bize blog adresinizi ve mail adresinizi gönderin, itiraf ediyorum ben bu maili pek sallamadım çünkü  cevap versem de davet edilmem dedim. Yanlış düşünmüşüm, cevap geldi "mutluluk duyarlarmış" şimdi gitmeyip insanları üzmenin bir alemi yok.

Supercellma blogunun sahibi Selma'nın gideceğini biliyordum, kendisi süper bir insandır. 

Dedim "Selma beni de al yanına, ufo gören masum köylü gibi kalırım oralarda yol bilmem, iz bilmem" sağ olsun kabul etti :)Düştük İstanbul yollarına, ben, Selma ve 2 yeğeni, yolculuğumuz deniz otobüsünde başladı.İlk defa deniz otobüsüne binen biri olarak hafif mide bulantısı ve baş dönmesi yaşadım, çok sallıyor yaaa...Ben kafamı öne eğmiş kusmamak için çabalarken, yanımda ki amca horul horul uyudu, benzetme değil hee cidden horladı, karşı koltukta ki amca da salamlı sandviçini yiyip tabletinde önemli araştırmalar yapmakla meşguldü. Bir abla vardı, naaa böyle bir karış ayakkabıyla yürümekte güçlük çekiyordu sonra aynasını çıkarıp, koltuğunda bir güzel makyaj yaptı :)  Selma ve yeğenlerle sohbet, muhabbet derken bir bakmışız gözü yaşlı İstanbul bize el sallıyor. Bir takım olaylardan sonra Finiküler denilen araca binip, taksime gittik. Yağmur çiseleyip durdu, yaa bu Bahar kendini Kış zannediyor! Birileri buna dur desin, yağmurda ıslanınca insanın ister istemez isyan edeceği tutuyor "nerede bu millet, nerede bu devlet!" Tövbe yarabbim şimdi ağzım yüzüm yamulcak. Az gittik uz gittik, Martı otele vardık. Yağmurdan kafalar olmuş bonus, hemen saçlara fön çekildi, başladı fotoğraf faslı ve konferans :)

Panel başladı; 

İlk olarak Yonca Tokbaş  tüm enerjisiyle herkesi şöyle bir kendine getirdi.

Hayat bizi kalıplara koyup, eşit dilimler halinde servis etmek istese de sen kendin gibi ol!

Yonca Hanım (Hanım deyince kızıyo ama ) Yazmak mı istiyorsun? Yaz, içinden geldiği gibi, devrik cümle mi olmuş? Olsun, sen busun. Valla buyum! Bazen kendi yazdıklarımı bile anlamıyorum.

Şunu da anlatmadan geçmeyeyim; panelde Yonca Tokbaş  konuşurken üzerindekileri çıkarmaya başladı.

Lan dedim nereye geldim :) Önce topuklu ayakkabılar, sonra ceket, sonra pantolon, süper ötesi taytı ve tişörtü, spor ayakkabısıyla kalınca sohbet daha koyulaştı. O anlattı biz dinledik, 10 saat anlatsa da dinlerdim.

Başarılı bir kariyeri bırakıp, hayat amacını bulan bir kadın o, anne, eş, yazar, koşar, tüm samimiyetiyle bana "iyi ki gelmişim be" "iyi ki tanımışım bu taş hatunu" dedirten biri. 

Yonca Hanım'la fotoğraf çektirememiş olabilirim ama, konuşurken çizdiği

felsefi ve sanatsal bu çizimin önünde; kendim oldum ♥ mutlu oldum ♥

decooks party'nin ve HasanBey çiftliğinin lezzetli ikramları.

Tansu Oskay pozitif ebeveynlik konusunda bilgiler verdi.

3 blogger anne nasıl blog yazmaya başladıklarını anlattılar.

Nil's mum blogunun sahibi  Yeşim Burnaz, Komirra blogunun sahibi Özge Kopuz, Hassas anne blogunun sahibi Ece Kumkale. 

Verilen aralarda atıştırdık :)

Doğum ve hamilelik terapisti Züleyha Aydın keşkesiz doğumu anlattı.

Daha evlenmemişken, doğum hakkında bu kadar bilgi bünyemi sarstı :)

Çatır çatır doğururum artık. Sezaryan ile doğumun bir tercih olmasına çok karşı Züleyha hanım, zaten normal doğum diye bir şey yok, çünkü anormal doğum diye bir şey yok. Doğal doğum en güzeli hanımlar.

Korku medyasının sizi ele geçirmesine izin vermeyin, stres ve korku hamileliğin en büyük düşmanı.

(ayy sanki 5 tane doğurdum :)

#selfiebakanı Yeşim Mutlu #bumeranganneleri fotoğraf yarışması sonuçlarını açıkladı.

Veeee kazanan... ben değilim kızlar ama ben kazanmışım gibi sevindim, Selma yeğeniyle çekindiği selfie ile tablet kazandı, güle güle kullansın. İnsan kalbini temiz tutunca, aklından gönlünden geçirdiği her şey oluyor.

(bknz: Selma)

Son olarak ünlü astrolog Şenay Yangel burçlar ile ilgili bilgiler verdi.

Şöyle söyleyeyim, aslan burçları kalkın oynayın, bu sene bizim senemiz, 4 senedir başımıza gelmeyen kalmadı, sinir stres olduk. Ohhh sonunda Ağustos'un 19'undan sonra harika şeyler olacakmış.

Aşk meşk yaşıcakmışız :)

İşte böyle hem gezinti, hem şenlikli bir yazı oldu.

Şenlikte iki sürpriz beni bekliyordu; ilki Cansanat blogunun sahibi ile, :)

ikincisi ise Şafağın Dünyası blogunun sahibi Şafak ile tanışıp ayak üstü sohbet etme imkanı buldum.

Sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum hanımlar ☺

Giderayak bir ayna selfiesi olmadan olmaz.
Dilânur ve Zührenaz çok şekerlerdi :)
Yirim ikisini de :)

Sorularınıza cevaplar bulabildiniz mi? Bilmiyorum, ama adım hıdır, elimden gelen budur.

Dönüş zamanı ise taksimde zil çalan midelerimizin sesini susturmak için yemek yedik.

Ben deniz otobüsü faciası yaşamamak için salata ile yetindim.

Dönüşte ise Budo'nun bize attığı kazığı koltuklarımızın yerlerini görünce öğrendik.

Selma ve yeğenleri duvara karşı sıcaktan bayılarak, bense camsız en arka koltukta sıkıntılı bir yolculuk geçirdim. Olan oldu :) Geldik mi? Geldik sevgili Bursa'ya.

Yeter vallahi yoruldum, kafam bir dünya bu kadar toparlayıp yazabildim ☺

Ben yazdım, yorumlar sizden :)

İnstagram

Twitter