Merhaba!
Hiç olmadık yerlerden olmadık yazılar yazıp, gözlem gücümün verdiği yetkiye dayanarak
blogumda içerik oluşturmaya devam ediyorum.
Seviyorum bu tarz yazıları sizlerde seviyorsunuz, eee... daha ne olsun!
Şimdi nereden başlasak hımm... du bakalım Bursa'dan gidişle başlayalım.
Biletimi saat 12.00'ye aldım, Marmaris yaklaşık olarak 8 saat olsa dedim akşam yemeğine yetişirim.
Daha önce okulla falan gezilere gitmişliğim vardı ama bu kadar uzun mesafede
ayrı kalmamıştık, ayrıca benim de tek başıma yaptığım ilk uzun yol seyahatiydi.
Anacağzım, ben otobüse binince gözleri dolup ağlamasın mı?
Sonra napsın, kendini otobüse atsın "du bakim nerede oturacaksın" diye gelsin yanıma otursun,
host gelsin "sizi aşağı alalım hanımefendi hareket edeceğiz" desin. Anamı aşağı indirsin.
Valla alem bu kadın! Delirtcek beni en sonunda.
Uzuuunnnca bir el sallama ve akan göz yaşları eşliğinde otobüs hareket etti ve yola çıktık.
(ne demogoji yaptım be...)
Yolculuk başladı!
İlk vukuat; havalandırmadan dondum. Tepemde püfür püfür buz gibi üfürüyor klima.
Dondum resmen. Dedim "kapatın bunu, buz tuttum." uğraştı çocuk, yok kapanmıyor, delirdim.
Arka koltuğa geçtim, molada halletmişler yerime oturdum tekrar.
İkinci vukuat; tv çalışmıyor! Sonunda çalıştı ve 2 film izledim.
Hurt Locker ve Jesse James Katliamı. Offff çok sıkıcıyım ya, yazaken bile sıkıldım :)
--------○------○---------
Asıl olaylar dönüş yolunda arkadaşlar, giderken yanımda kimse yoktu, ohh rahattım.
Gelirken ise yanımda Muğla'nın hangi köyünden bilmedğim bir teyze oturdu.
Ayağında divitin etek,örgü yelek, üzerine bastığı ayakkabıları, tarlada çalışmaktan
yanan yüzü ve elleri ile yanımda yerini aldı.
Belli ki ilk defa otobüse biniyordu. Kıyamam ya :)
Dedim " yolculuk nereye teyze" "Bursa'ya" dedi.
İçimden "hade beee.." dedim. Yandık yayılamayacağım rahat rahat.
Teyzem çok tatlıydı, kızının yanına gidiyormuş Bursa'ya.
Host geldi su verdi benim bardağım önümde tepsim açık duruyor, teyzem suyunu içmiş
bardağının dibinde azıcık su kalmış ne olduğunu anlamadan benim önümde ki tepsiye uzanıp
bardağında kalan suyu üzerime dökmesin mi? Döksün!
Bardağı kast ederek "bunu buraya mı koycaz" diye benim önümde ki tepsiye saldırmış.
Allah ısalandık mı şimdi? Kızamadım da, olsun falan dedim geçiştirdim.
Neyse İzmir'i falan geçtik, Bursa'ya çok yaklaştık.
Mola verdi otobüs, ben de indim tuvalete, teyzeme dedim "inecek misin?"
"yok" dedi. "iyi" dedim, indim ben, bi geldim otobüse aaaaa... teyzem yok.
Şaşırdım, indim aşağı hemen bakayım nerede, bi baktım elleri yeleğinin cebinde
yavaş yavaş geliyor karşıdan. Dedim "nereye gittin?" "indim ben de tuvalete" dedi.
Artık Bursa terminale geldik, beraber girdik terminale elimde bavul, teyzemde poşet.
"gel buraya otur, kızın ararsa yemek yenen masaların önündeyim dersin."
dedim ve "hoşça kal" diyerek uzaklaştım yanından.
Otobüs durağına geldiğimde hala içimde bir burukluk vardı.
Keşke yanında bekleseydim, kızına teslim etseydim :(
İşte böyle naif bir teyzeyle yolculuk yaptım.
Sandviç ikramında bile "et var mı bunun içinde" dedi. :)
Ne kadar ayıp yahu insan etsiz sandviç ikram eder mi, bu firmalar da işi bilmiyorlar :)
Beraber çay içtik, sandviçimizi yedik, söylediklerinin yarısını anlamasam da güzel güzel muhabbet ettik. :)
Benden haberler bunlar yanlışlıkla bloguma uğrayan ve postu okuyan güzel insan.
Senden naber?
Marmaris vlogu için Tık!
İnstagram/eceeiince
youtube/ece ince
instagram/aycanhayatadair
youtube/aycanhayatadair
host gelsin "sizi aşağı alalım hanımefendi hareket edeceğiz" desin. Anamı aşağı indirsin.
Valla alem bu kadın! Delirtcek beni en sonunda.
Uzuuunnnca bir el sallama ve akan göz yaşları eşliğinde otobüs hareket etti ve yola çıktık.
(ne demogoji yaptım be...)
Yolculuk başladı!
İlk vukuat; havalandırmadan dondum. Tepemde püfür püfür buz gibi üfürüyor klima.
Dondum resmen. Dedim "kapatın bunu, buz tuttum." uğraştı çocuk, yok kapanmıyor, delirdim.
Arka koltuğa geçtim, molada halletmişler yerime oturdum tekrar.
İkinci vukuat; tv çalışmıyor! Sonunda çalıştı ve 2 film izledim.
Hurt Locker ve Jesse James Katliamı. Offff çok sıkıcıyım ya, yazaken bile sıkıldım :)
--------○------○---------
Asıl olaylar dönüş yolunda arkadaşlar, giderken yanımda kimse yoktu, ohh rahattım.
Gelirken ise yanımda Muğla'nın hangi köyünden bilmedğim bir teyze oturdu.
Ayağında divitin etek,örgü yelek, üzerine bastığı ayakkabıları, tarlada çalışmaktan
yanan yüzü ve elleri ile yanımda yerini aldı.
Belli ki ilk defa otobüse biniyordu. Kıyamam ya :)
Dedim " yolculuk nereye teyze" "Bursa'ya" dedi.
İçimden "hade beee.." dedim. Yandık yayılamayacağım rahat rahat.
Teyzem çok tatlıydı, kızının yanına gidiyormuş Bursa'ya.
Host geldi su verdi benim bardağım önümde tepsim açık duruyor, teyzem suyunu içmiş
bardağının dibinde azıcık su kalmış ne olduğunu anlamadan benim önümde ki tepsiye uzanıp
bardağında kalan suyu üzerime dökmesin mi? Döksün!
Bardağı kast ederek "bunu buraya mı koycaz" diye benim önümde ki tepsiye saldırmış.
Allah ısalandık mı şimdi? Kızamadım da, olsun falan dedim geçiştirdim.
Neyse İzmir'i falan geçtik, Bursa'ya çok yaklaştık.
Mola verdi otobüs, ben de indim tuvalete, teyzeme dedim "inecek misin?"
"yok" dedi. "iyi" dedim, indim ben, bi geldim otobüse aaaaa... teyzem yok.
Şaşırdım, indim aşağı hemen bakayım nerede, bi baktım elleri yeleğinin cebinde
yavaş yavaş geliyor karşıdan. Dedim "nereye gittin?" "indim ben de tuvalete" dedi.
Artık Bursa terminale geldik, beraber girdik terminale elimde bavul, teyzemde poşet.
"gel buraya otur, kızın ararsa yemek yenen masaların önündeyim dersin."
dedim ve "hoşça kal" diyerek uzaklaştım yanından.
Otobüs durağına geldiğimde hala içimde bir burukluk vardı.
Keşke yanında bekleseydim, kızına teslim etseydim :(
İşte böyle naif bir teyzeyle yolculuk yaptım.
Sandviç ikramında bile "et var mı bunun içinde" dedi. :)
Ne kadar ayıp yahu insan etsiz sandviç ikram eder mi, bu firmalar da işi bilmiyorlar :)
Beraber çay içtik, sandviçimizi yedik, söylediklerinin yarısını anlamasam da güzel güzel muhabbet ettik. :)
Benden haberler bunlar yanlışlıkla bloguma uğrayan ve postu okuyan güzel insan.
Senden naber?
Marmaris vlogu için Tık!
İnstagram/eceeiince
youtube/ece ince
instagram/aycanhayatadair
youtube/aycanhayatadair
Bir an "aha, bu kız köylü kadını küçümser, ben de verir veriştiririm" diyordum ki güzel bitti:) Ama abarttığın kadar olay olmamış be:) Bizim ömrümüz geçti yollarda:) Ne maceralar ne maceralar:) Bu arada blogunu bu tarz yazılar sebebiyle kıyıya iliştiriyorum:)
YanıtlaSilNeden küçümseyeyim, çok şekerdi teyzem :) teşekkür ederim, erkek okuyucularımın arttığını gördükçe mutlu oluyorum çünkü ben her telden çalıyorum
SilBence böyle bir yolculuğa dua bile etseniz olur. Neyse ki önünüzdeki koltukta leylek bacaklı bir ayı oturup koltuğunu sonuna kadar geri itmemiş...
YanıtlaSilhahahaha... Hay Allah ya, bu yorumu okuyunca duamı ettim :)
Silgözümü korkutma aycanım ya :) en son uzun otobüs yolculuğunu 2002 de yaptım sanıyorum :)
YanıtlaSil