Merhaba!
Bu diziyi izlerken kendimden geçtiğim, bazı sahnelerine bakamadığım doğrudur.
Adından da anlaşılacağı üzere AHS korku-drama türünde bir dizi. İlk iki sezonunu da izledim.
1. sezonu "Murder House" 2. sezonu "Asylum" adlandırılan dizinin her sezonun da farklı bir konu işleniyor.Konular farklı, oyuncular aynı olsa da her sezon farklı karakterleri canlandırıyorlar.
Dizi Ryan Murphy ve Brad Falchuk tarafından yaratılmış, Ryan Murphy'nin daha önce Nip/Tuck gibi bir manyaklığı yazdığını düşünürsek nasıl bir delilik ile karşı karşıya kalacağımızı az çok tahmin edebilirsiniz.
Netekim ilk sezonu çok sevdiğim için ikinci sezonu da izledim, ikinci sezonda senaryoda bazı kopukluklar olduğunu düşünsem de merakla finale kadar izleyip bitirdim. Gelelim üçüncü sezona yani Coven'a
Dikkat! Dizi hakkında aşırı ispiyon içerir!
Dikkat! Dizi hakkında aşırı ispiyon içerir!
Coven;
salem cadıları gördükleri baskı nedeniyle New Orleans'a yerleşmişlerdir, ancak baskı günümüzde de devam etmektedir ve cadıların nüfüsu her yıl azalmaktadır. Yıllardır cadı yetiştiren bir okulda öğrenime gelen 4 cadının başına gelen olaylar, tecrübeli cadılar, kimi zaman güldüğüm, kimi zamanda ohaaaaa diye sinir olup gözlerimi kapattığım işkence ve vahşet sahneleri bol, korku ve gerilimin arka plan kaldığı bana göre sönük bir sezon geçiren dizi.
Karakter tanıtımı yapalım mı?
Yapalım yapalım ☻
Jessica Lange,
Fiona Goode olarak yine muhteşem, bu kadını çok seviyorum.
Fiona ise Supreme denilen kişi yani cadıların en güçlüsü, genç kalmakla kafayı yemiş,
yerine geçecek kişileri öldürmek hobileri arasında.
Angela Basset;
Marie Laveau yani Voodoo Queen, Supreme ile aralarında büyük bir kavga var.
Marie ölümsüz yaklaşık olarak 300 yaşında. Manyağın önde gideni gerçi diğer karakterlere göre masum sayılır.
Ahhh Katy Bates;
Madame LaLaurie aman allahım tam bir psikopat.
Fransa'dan kocasının işleri nedeniyle Yeni Dünya'ya gelirler ve New Orleans'a yerleşirler.
Sosyetinin önde gelen ailelerinden olan Madame LaLauire bebek öldürmekten, siyah kölelerine türlü işkence etmekten, suratına gençleştirdiğine inandığı kanları sürmekten ne biliyim ya hasta kadın işte, bir o kadar da ırkçı bir hatun olan bu kişi, voodoo kraliçesinin büyüsüne maruz kalıp canlı canlı gömülmüş ve günümüze Fiona'nın yardımıyla mezardan çıkarılıp gelmiştir. Siyahi birinin başkan olduğunu gördüğü zaman ağlama krizine girmesi ise bu sezonun ırkçılığa olan göndermesinin zirvesiydi.
Frances Conroy;
Myrtle Snow cadı konseyinin bir üyesi olan bu Myrtle Fiona'nın işlediğine inandığı cinayetleri orataya çıkarıp cezasını çekmesi için elinden geleni yapıyor ama sonu pek iyi olmuyor.
Zaten kendi de makyakmış, cadı konseyinden 2 kişiyi öldürüp, parçalara ayırırken kıkır gülmesi pek hayra alamet değil :)
Sarah Paulson;
Cordelia Foxx, Fiona'nın talihsiz kızı, gözleri asitle mi yakılmadı, çocuğu olması için baş düşmanının yardımını mı istemedi? Ahh kızım sen bu dünyaya acı çekmek için mi geldin?
Cadılar okulunun müdüresi Cordelia güçsüz ve zayıf olduğunu düşünüyor, ama bilmediği daha çok şey var.
Sarah Paulson'ın oyunculuğunu çok beğeniyorum, bu sezon da güzel iş çıkarmış.
Aferim kız böyle devam et sen ☺
Denise O'Hare;
Spalding ; Cadı okulunda uşak olan spalding konuşamıyor, ama yemediği bokta kalmıyor.
Bebek koleksiyonu yapmak ve cesetlerle çay partisi yapmak en büyük zevki. Ayrı bir manyak yani.
Taissa Farmiga;
Zoe Benson, çok talihsiz yazık bu kıza tam erkek arkadaşıyla işi pişiriyordu, adamın ağzından,burnundan kan gelip beyni patladı resmen, anası da bu kızcağızı New Orleans'a cadı okuluna gönderdi.
Naif bir kız olan Zoe sonraları dişlerini çıkarıyor ve supreme olabilme ihtimalini diğer arkadaşlarına söylemekten çekinmiyor.
Evan Peters;
Kyle Spencer; fotoğrafta da yazdığı gibi karizmatik lan bu çocuk. Hani yaşı acık büyük olsa platonik takılabilirim ama maalesef benden fersah fersah küçük :(
Kyle, Zoe ile bir partide tanışan üniversiteli ağabeyimiz, ilk görüşte birbirlerinden hoşlanan bu iki karakter talihsiz bir kaza sonucu (kyle paramparça oluyor) maalesef ayrılmak zorunda kalıyorlar.
Ayrılıkları pek uzun sürmüyor çünkü Zoe bir cadı ve Kyle'i yeniden canlandırması hiç de zor değil.
Jamie Brewer;
Nan; Düşünceleri okuyabilen tatlı kızımız Nan, gönlünü yan komşunun oğluna kaptırır.
Harika bir oyuncu Jamie Brewer bayılıyorum. Down sendromlu birinin bu kadar düzgün konuşması ve harika rol yapması herkese örnek olsun. Bu karakteri senoryaya dahil eden yapımcılara ise bravo, ne diyelim.
Gabourey Sidibe;
Queenie çok tatlı, şeker mi şeker bir kız, Voodoo kraliçesinin soyundan gelen Queenie kendine zarar veriyor ama hiç bir şey olmuyor ayaklı bir vudu bebeği adeta. Çalıştığı tavuk restorantında bir müşteriye kızıp elini sıcak yağa sokunca, adamın eli yanıyor haberlere falan çıkınca Cordelia tarafından cadı okuluna getiriliyor.
Siyah olduğu için LaLaurie tarafından sürekli aşağılanması, aralarında ki dialoglar çok güzeldi zaten en eğlendiğim ve zevkle seyrettiğim sahneler ikisinin konuşmalarıydı :)
Lily Rabe;
Misty Day; Ölüleri canlandırma yeteneği olan misty doğayla iç içe yaşayan saf kızımız.
Yolları Zoe ve Kyle ile kesişince cadılar meclisine de adımını atıyor ama pek hayırlara vesile olmuyor bu olay.
Emma Roberts;
Madison Montgomery; anamm tam bir sürtük bu kız, oyunculuk yapan Madison güçlü bir cadı,
kimseye eyvallahı yok, cadı okulunda talihsiz bir şekilde öldürülse de zoe tarafından tekrar hayata döndürülüyor. Bencil bitch ☺
Evet kısaca, ne kısaca ya neredeyse tüm hikayeyi yazdım, oku oku bitmez bu post, olsun her şey sizler için,
Şöyle toparlamak gerekirse; oyunculuk harika ama tırt bir sezon olmuş, tamam ırkçılık ve ezilen tüm ırklar falan filan iyi güzel mesaj vermişsiniz ama olmamış, çok sıkıldım bazı bölümlerde boyuna birbirlerini kesiyorlar 5 dk. sonra hayata döndürülüyorlar. Senaryo kendini tekrar edip durdu.
İşkence sahneleri ise aman Allahım! Nasıl bir hayal gücü bu be, Ryan'ın evini bir kurcalayın bu adamdan şüpheleniyorum ben, Madame LaLaurie'in kölelerine yaptığı işkenceler iğrençti, gözlerini oyup bir çanağa koyuyor sonrada damat adayına gösteriyor adam kaçınca da kızına"korkaklardan koca olmaz" diyor.
Yeri geliyor kendi kızlarına bile işkence yapmaktan çekinmiyor. Aklımda kalan en güzel sahne ise; Madame LaLaurie'nin Queenie'ye yaptığı hakaretlere kızan Fiona LaLaurie'ye " hayatta en nefret ettiğim şey ırkçılıktır, bundan daha iğrenç bir şey olamaz, bundan sonra Queenie'nin özel kölesi olacaksın" diye çıkışması. Ya yazsam neler neler ama yazmıyorum çünkü cidden yoruldum bu kadar yeter! Açın izleyin! Ya da bekleyin TV2 yayınlayacakmış yakında, hem hiç işkence sahnesi görmezsiniz öyle bir makaslıyorlar ki dizilerin içine ediyorlar :( Benden bu kadar canlar.
Yorumlarınızı tabii ki dört gözle bekliyor olacağım!
Çok güzel anlatmışsın severek okudum. American Horror Story nedense benim ısınamadığım bir dizi oldu. Oysa tam bir yabancı dizi tutkunuyumdur. 2. sezon daha kötüyse hiiiç devam etmeyeyim :)
YanıtlaSilteşekkürler :) ilk sezonu sevmiştim ama 2 ve 3 aynı etkiyi yaratmadı bende.
SilSeveni çok tabii :)
ben de bu diziyi çok merak ediyordum. Ellerinize ve izleyen gözlerinize, anlatan ağzınıza sağlık :D
YanıtlaSilkorkunç diye izlemeye cesaret edemiyorum. Mesela bir sorum var her sezon birbirinle ilişkili mi?
Mesela cadılar sezonunu izlemek istesem diğer sezonları da izlemek zorunda mıyım?
Çok güzel anlatmışsınız. Teşekkürler:)
Hayır cnm her sezon farklı bir konu işleniyor ve hikaye sezon sonunda final yapıyor. Mesela 4. sezon sirkte geçecekmiş.
SilTeşekkür ederim :))siz severek okuyun ben hep yazarım